26 Mayıs 2015 Salı

II.Beyazid Camisi ve Külliyesi (II.Beyazid Kompleksi)



   Tunca Nehri kıyısında bulunan külliye Edirne'nin en önemli yapıtlarındandır. Cami, tıp medresesi, imaret, darüşşifa, hamam, mutfak, Erzak depoları ve öbür bölümleriyle geniş bir alana yayılmıştır.Sultan II.Beyazıd'in 1484-1488 yılları arasında yaptırdığı külliyenin mimari Hayreddin'dir. Çok etkileyici bir görünümü olan külliye küçüklü büyüklü yüze yakın kubbeyle örtülüdür.Yapıların en ilginci 20.55 m. çaplı, tek kubbeli, iki minareli anıtsal camidir. Ana kubbeli mekanın yanlarında dokuzar kubbeli tabhane vardır. Bu Bölümler doğrudan dışarı açılmaktadır. Kubbe geçişi pandantiflerle sağlanmıştır. Mermer mihrap ve minber yalın görünüşlüdür. Somaki mermerden, son derece zarif hünkar mahfili, Edirne'deki ilk örnektir. İç Mekandaki Geç Dönem Barok Süsleme caminin yalın güzelliğini bozmaktadır. Öndeki revaklı avlunun ortasında mermer şadırvan vardır.



.
                          
        Cami'nin batısında Darüşşifa ve Tıp Medresesi bulunmaktadır. Darüşşifa büyük kubbeli      bir  bölüm ve çevresindeki altı küçük kubbeli oda ve beş sedirli sofadan oluşmaktadır.           Ortası açık büyük kubbenin altında şadırvan vardır. Taban mermerdendir. Revaklarla        çevriliin  avlunun yanlarında akıl hastalarının iyileştirildikleri kubbeli hücreler bulunmaktadır. Avlunun  köşesinde, mutfak ve çamaşırhane bölümleri vardır. Kuzeybatı köşesindeki tıp   medresesinde, revaklı avlunun çevresinde kubbeli 18 öğrenci hücresi, büyük kubbeli   dershane ve ortada şadırvan yer alır. Sultan II.Beyazıd'ın Selimiye Kütüphanesinde         bulunan vakfıyesinde, külliyede çalışan 167 memurun listesi ve gündelikleri belirtilmektedir.   Yine bu Vakfiyeden Darüşşifa'da, bir başhekim, ikinci ve üçüncü hekimler, iki göz hekimi, iki cerrah, bir eczacı, bir gassal (ölü yıkayıcı), bir katip, bir vekilharç, bir aşçı, bir süpürgeci bulunduğu belirtilmektedir.Padişah II.Beyazıd tarafından kurulan bu külliyenin (sitenin) temel amacı Edirne'yi bir Darüşşifaya(Hastaneye) kavuşturmaktır.


   Sitenin ana merkezi Darüşşifa olup; Tabhane (Misafir ve Dinlenme Yeri), Tıp Medresesi  (Temel Bilimler Fakültesi), Cami, İmaret (mutfak, yemekhane, depo,) Köprü, Hamam, Un  Değirmeni, Su Deposu, Sübyan Mektebi, Mehterhane, Muvakkithane (günün saatlerini ve  takvimini bildirir) gibi üniteler Darüşşifayı destekleyen sosyal, dini ve kültürel nitelikli  yerlerdi.

   Darüşşifa - Külliyenin Merkezi Üç bölümden oluşur: Birinci bölümde poliklinikler, özel diyet  mutfağı ve personel odaları bulunmaktadır. İkinci bölüm ilaç deposu ve üst düzey personele  aittir. Üçüncü bölümde 6 kişilik ve 4 yazlık yatak odası ile bir müsiki sahnesi bulunur.  Burada on kişiden oluşan musiki topluluğu tarafından haftada üç gün musiki konserleri  verilirdi.

   Evliya Çelebi burada "hastalara deva, dertlilere şifa, divanelerin ruhuna gıda ve def'i sevda olmak üzere" on adet hanende ve sazende gulam(genç) ayrıldığı, bunların üçü hanende, biri neyzen, biri kanuni, biri musikari,biri cengi santuri, biri udi olup haftada üç gün hastalara ve delilere büyük kubbenin altında musiki faslı verdiklerini; neva, rast, dügah, çargah ve suzinak makamlarını çaldıklarını bildirmektedir.Mevsim çiçeklerinin (gül, karanfil, sümbül, reyhan ve misk-i rum) koku ve renklerinde de tedavi yapıldığını yazmaktadır. Binanın her tarafından dinlenebilen bu konserler kadar; su sesi ve güzel kokulardan yararlanarak ruh hastalarının tedavisi yoluna gidilirdi. Bu noktada önemli sayılan bir olgu; aynı yılarda Avrupa'da delilik denilen hastalık durumlarında hastanın "Şeytandır" gerekçesiyle yakılmasıdır.

   Aslında hastahane her türlü hastanın kabul edildiği bir yerdi ve tedavi parasızdı. Örneğin burası, göz tedavisi için de önemli bir merkezdi. Bu hastahanede, zincire vurulması gereken akıl hastalarına, paslı demirin olumsuz etki yapma olasılığı düşünülerek bu demir aksam altın ve gümüşle yaldızlanmıştır.Hastahane kadrosunda 1 baştabip, 2 tabip, 2 göz uzmanı, 2 operatör, 1 eczacı bulunmaktaydı. Sağlık Müzesi ve Önemi Külliye son dönemde, Trakya Üniversitesine devredilmiş ve üniversite tarafından düzenlenerek Kültür Bakanlığının ve Ruh Hastaları Redaptasyon Derneğinin de katkılarıyla Müzeye dönüştürülmüştür. Sağlık Müzesi adıyla anılan sözkonusu oluşum; Avrupada geçtiğimiz yıllarda "Yılın Müzesi" ödülünü almış olup, Yabancılar tarafından en çok ziyaret edilen tarihi mekanımız haline gelmiştir. 

 II.Beyazıd Külliyesindeki Sağlık Müzesi'nde eski tıp aletleri ile tıp eserleri ve Edirne Tarihi ve Kültürel araştırmalarına çok emek vermiş Dr. Rıfat Osman, Prof.Dr. Süheyl ÜNVER odaları bulunmaktadır. Ruh Hastalıkları Redaptasyon Derneği'nce düzenlenerek 30 Haziran 2000 günü açılan ana bölümdeki ruh hastalıkları ve tedavilerinin mankenlerle anlatıldığı birimler büyük ilgi görmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder